Bilim veya ilim[1], neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi hayat şartlarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olan genellemedir. Bilim sanat tarafından temelleri atılmış olup her aşamada sanat ve yaratıcılıkla beslenerek insanların hayat koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışmaların bütünüdür. Bilim, temelde, deney ve gözleme dayalı bilgi bütününü anlatır. Bazı bilim adamlarına göre bilim:
« Her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabasıdır. [2] »
« Gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır. [3] »
Sıvı azotla (nitrojen) soğutulmuş yüksek-ısılı süperiletkenin üzerinde asılı duran bir mıknatıs.Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük'te "bilim"i şöyle tanımlamaktadır:
« "Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim"[4] »
Yüzyıllardır insanoğlunun yeryüzündeki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşama standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı. Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek gerektiği gerçeğini doğurmuştur. Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetse de, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyi de kapsar. Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dallarından bazıları matematik, geometri, astronomi ve tıpdır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hala yeni formüller, sistemler, teoriler geliştirilmektedir ki bu da bilimin sürekliliğine bir örnektir.
Kanunlar bilimin vazgeçilmez öğeleri olsa da, halen birçok bilimsel kanunun doğruluğu tartışılır düzeydedir. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bu safha işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Sadece kâğıt üzerinde birer teoriyken kanunlaşabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür
Akademisyen, üniversite ve benzeri yüksek öğrenim kurumlarında eğitim veren, araştırma yapan ve özgün araştırmalarıyla alanına katkıda bulunan kişilere verilen genel mesleki unvandır.
Akademik çalışmaları sosyal bilimler, insan bilimleri veya doğa bilimleri gibi alanlarda olabilir. Üniversitelerde ve araştırma kurumlarında görev yapan öğretim yardımcıları, öğretim görevlileri, öğretim üyeleri, yardımcı doçentler, doçentler, profesörler ve ordinaryüs profesörler farklı derecelerden akademisyenlerdir.
« Her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabasıdır. [2] »
« Gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır. [3] »
Sıvı azotla (nitrojen) soğutulmuş yüksek-ısılı süperiletkenin üzerinde asılı duran bir mıknatıs.Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük'te "bilim"i şöyle tanımlamaktadır:
« "Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim"[4] »
Yüzyıllardır insanoğlunun yeryüzündeki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşama standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı. Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek gerektiği gerçeğini doğurmuştur. Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetse de, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyi de kapsar. Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dallarından bazıları matematik, geometri, astronomi ve tıpdır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hala yeni formüller, sistemler, teoriler geliştirilmektedir ki bu da bilimin sürekliliğine bir örnektir.
Kanunlar bilimin vazgeçilmez öğeleri olsa da, halen birçok bilimsel kanunun doğruluğu tartışılır düzeydedir. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bu safha işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Sadece kâğıt üzerinde birer teoriyken kanunlaşabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür
Akademisyen, üniversite ve benzeri yüksek öğrenim kurumlarında eğitim veren, araştırma yapan ve özgün araştırmalarıyla alanına katkıda bulunan kişilere verilen genel mesleki unvandır.
Akademik çalışmaları sosyal bilimler, insan bilimleri veya doğa bilimleri gibi alanlarda olabilir. Üniversitelerde ve araştırma kurumlarında görev yapan öğretim yardımcıları, öğretim görevlileri, öğretim üyeleri, yardımcı doçentler, doçentler, profesörler ve ordinaryüs profesörler farklı derecelerden akademisyenlerdir.