Sağlıklı yaşam çocuk yaştan doğru beslenmeyle kazanılır
Son yıllarda bilinçlenen toplum çocuk yaştan doğru beslenmenin çocuk yaşından başladığı konusunda hemfikir. Bebek yaşlardan başlayan doğru beslenme insanın tüm yaşamı boyunca sağlığını etkilediğini tıp kanıtlamış bulunuyor. Beslenme alışkanlıkları yaşam boyu sürdürülmektedir. Şişmanlığın veya dengesiz beslenmenin temelleri çocuklukta atılmaktadır.
Bu sebeple kişinin sağlıklı, dengeli beslenmesi, gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi, ideal kilosunda gelişimini tamamlaması, fiziksel ve zihinsel aktivitelerini çok iyi bir şekilde yapılabilecek kapasitede beslenmesi sağlanmış bir çocuk yetiştirebilmemiz için birinci görev ailelere, ikinci görev ise okullara düşmektedir.
Ergenlik döneminde veya daha küçük yaşlarda çocukların zihinsel, fiziksel, psikolojik sağlıkları yeterli dengeli ve sağlıklı beslenme ile direkt ilgilidir. Sağlıklı beslenme daha küçük yaşlarda boy uzaması ve gelişim için ne kadar önemli ise, ileri yaşlarda yani ergenlikte ise şişmanlığın oluşmaması çocuğun psikolojisi içinde bir o kadar önem taşımakta.
Sağlıklı ideal kilosunda yeterli beslenen bir ergenin başarısı diğerlerinden daha fazla oluşmaktadır. Çünkü yeterli ve sağlıklı bilinçli beslenmeye bağlı ergende ideal boy, iyi bir sağlık, iyi bir görüntü, ideal herkesçe onaylanan bir kilo ve bütün bunlara bağlı olarak iyi bir psikoloji. Unutmamamız gereken çocukların ya da ergen olacak gençlerimizin bedenen ve ruhsal gelişimlerinin temelini bizler atıyoruz. Dinamik, sağlıklı, iyi bir pisikoloji ve öz güvene sahip bir genç nesil yetiştirmenin altın kuralı yeterli ve dengeli beslenmedir. Bu konuda biz ailelere ve okullara büyük görev düşüyor.
Özet olarak sağlıklı beslenme, sağlıklı çocukluk ise sağlıklı ve verimli yetişkinlik anlamına gelir. Biz gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları (öğün atlama, şeker, tuz ve yağ içeriği yüksek besinleri tüketmek) kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şişmanlığın temellerini artırıyor. Erken yaşlarda edinilen hatalı beslenme alışkanlıklarının ileriki yaşlarda değiştirilmesi de çok zor oluyor.
Erken yaşlarda edinilen beslenme alışkanlıkları ilerideki yaşlarda değiştirilmesinin zor olduğunun altını çizmek istiyorum. Biz gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları (öğün atlama, şeker, tuz veya içeriği yüksek besinleri tüketmek) kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, ileri yaşlarda oluşan şişmanlığın temellerini atıyor.
Kolestrolun çocuk yaştan itibaren yediğimiz yanlış besinlerle oluştuğunu biliyor muydunuz? Çocukluktan itibaren yağlı yiyeceklere dikkat etmeliyiz. Zeytinyağı, fındıkyağı, soya yağı gibi vücudumuza yararlı yağlar bile olsa, yemeklerdeki yağ oranına dikkat etmek gerekir. Bu yağlar iyi huylu kolestrolü yükselten, kötü huylu kolestrolu düşüren yağlardır. Bu yararlı yağların bile miktarını ayarlamalıyız. Aşırı tüketmemeniz önemli. Çünkü aşırı yenildiğinde şişmanlığa neden olarak sağlığımızı tehdit edebilirler. Vücuda en çok zararı dokunanlar hayvansal yağlardır. Kuyruk yağı, margarin gibi hayvansal yağları yemeklerin yapımında kullanmamakta fayda var.
Öğünlerin atlanması ve besin alımında değişiklik: Günlük alınan vitamin, mineral, protein ve enerjinin vücutta elverişli bir şekilde kullanılabilmesi için besinlerin öğünlerde dengeli bir şekilde dağıtılması gereklidir. Bu da yemeklerin 4 ila 6 öğüne paylaşılmasıyla mümkün.
Günümüzde okulların tam gün olması bu beslenme şeklini engellemekte. Bu konuda okullara büyük görev düşüyor. Okulda olunan saatler içerisinde mönülerin iyi planlanıp ders saatleri aralarının bu öğünlere uygun şekilde planlanması ve mönülerin uzman eşliğinde oluşturulması şart.
Okul idaresi kantini denetlemeli: Okul idaresinin beslenme konusunda bilinçlendi. Menüler planlanırken öğrencilerin görüşlerine yer verilmeli. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olacak şekilde denetlenmesi önemli. Kantin yetkilileri okul idaresi tarafından kullanılan yağlar konusunda uyarılmalı. Örneğin kantinde satılan sandviçlerin besin kalitesi, içeriğinin arttırılması gerekli. Kepek ekmeği seçeneği gibi, daha az ekmek ama peynir ve sosis gibi diğer proteinli yiyeceklerin daha çok içermesine özen gösterilmesini temin etmeli.
Bir taraftan şişmanlama ile karşı karşıya kalırken diğer taraftan şişmanlama korkusuna düşüpte aç kalarak çok düşük kalorili diyetlere yönelmek de sağlığımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yaşlarda yapılan aşırı düşük kalorili diyetler demir yetersizliğine, zihinsel performansın azalmasına, kemik yoğunluğunun tam oluşmamasına ve anoreksiya, nevroza'ya kadar uzanan bazı yemek bozukluklarına kadar gitmekte.
Beslenmenizle ilgili dikkat etmeniz gerekenler:
1. Kahvaltı mutlaka yapın; Eğer güne kahvaltı yapmadan başlarsanız baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği, yorgunluk, enerji düşüklüğü ile karşı karşıya kalırız ve kiloda alırız.
Sabah kahvaltısı için alternatiflerimiz:
• Peynir + ekmek+ bal + taze sıkılmış meyve suyu
• Bir tost + taze sıkılmış meyve suyu
• Haftada 2 gün peynirli omlet + ekmek + taze sıkılmış meyve suyu
• Haftada 3 defa 1 bardak süt içine meyveli corn flakes ve meyveli kahvaltı
2. Günde en az 4 öğün yemek yiyin. Ara öğünde bol protein içeren sandviç ile birlikte taze sıkılmış meyve suyu veya meyve yiyebilirsiniz.
3. Günde her öğün 2 bardak su içmeye özen gösterin
4. Günde en az 1 öğün sebze yiyin
6. Günde en az 2 öğün mutlaka protein içeriği yüksek menüler yemeliyiz. Et, tavuk, balık, sosis.
7. Yemekleriniz için yeterli zaman ayırın, yavaş yeme alışkanlığını şimdiden kazanın.
8. Özellikle genç kızlar kulaktan duyma gelişi güzel diyet yapmamalı. Daha sonra şişman olmanıza da sebep olan bu durumdan uzak durun.
9. Düzenli spor yapma alışkanlığı kazanın. Bu alışkanlığı kazanırsanız yaşantınız boyunca sizin iyi bir dostunuz olarak yanınızda olucaktır.
10. Kahve içmemeye özen gösterin ya da günde 2 fincandan fazla içmeyin.
11. Öğün aralarında şekerli yiyecekler tüketmekten uzak durun.
En çok yaptığımız hatalar:
1. Öğünlerin atlanması ve besin alımında dengesizlik günlük alınan vitamin, mineral, protein ve enerjinin vücutta elverişli bir şekilde kullanılabilmesi için besinlerin öğünlerde dengeli bir şekilde dağıtılması gereklidir. Bu da yemeklerin 4 ila 6 öğüne paylaştırılması ile mümkün. Günümüzde okulların tam gün olması bu beslenme şeklini engellemekte.Bu konuda okullara büyük görevler düşüyor.Okulda olunan saatler içerisinde menülerin iyi planlanıp ders saatleri aralarının bu öğünlere uygun şekilde planlanması ve menülerin beslenme uzmanı eşliğinde düzenlenmesi şart.
2. Okul yemeklerinin sevilmemesi; Okul idaresinin beslenme işlerine önem vermesi gerekli. Artık bu konuda okullarımız gün geçtikçe bilinçleniyor. Menüler planlanırken öğrencilerin görüşlerine yer verilmeli. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olacak şekilde ayarlanması, örneğin kantinde satılan sandviçlerin besin kalitesi içeriğinin artırılması ekmeğin daha az peynir ve diğer proteinli yiyeceklerin artırılmış bir şekilde hazırlanması önemli.
3. Bir taraf dan ergenler şişmanlama ile karşı karşıya kalırken diğer taraf da şişmanlama korkusuna düşüp aç kalarak, çok düşük kalorili diyetlere yönelmekte sağlığımızı olumsuz yönde etkilemekte. Bu dönemde yapılan aşırı sınırlı diyetler demir eksikliğine, zihinsel performansın azalmasına, kemik yoğunluğunun tam oluşmamasına ve anoreksya, nevroza'ya kadar uzanan bazı yeme bozukluklarına kadar gitmekte.
OKUL YEMEKLERİNİN İÇERİĞİ NASIL OLMALI
Okul yemeği günün ana öğünüdür. Bu nedenle yenen yemeğin iyi planlanması gereklidir. Yeterli ve dengeli bir öğle öğününde;
Birinci yemek; protein yönünden zengin et, balık, tavuk, yumurtalı bir yemek veya kuru baklagil yemeklerinde seçilmeli.
İkinci yemek; Temel enerji kaynağı karbonhidratlı yiyeceklerden seçilmeli ve seçilen karbonhidrat miktarının iyi ayarlanması gerekli. Porsiyon çok büyük olmamalı, fazlası yarar yerine kilo yapacaktır. Bu yiyecekler bulgur, makarna, protein kalitesi artırılmış az yağlı börek, barbunya pilaki olabilir.
Üçüncü yemek; Zengin kalsiyum kaynağı olan yoğurt, ayran, meyve ve salata olmalıdır. Her gün olmamakla birlikte haftada 2-3 defa sütlü tatlılar menüye eklenmelidir.
Benim özellikle gözlemlediğim ve sıklıkla olan menü hataları; Aşırı karbonhidrat içerikli protein oranı çok düşük menülerin sunulması örneğin;
Çorba (pirinçli ) + pilav + patates püresi + salata gibi ya da sebze kızartma + pilav + çorba gibi hiç proteinli yiyecek içermeyen aşırı karbonhidratlı çok kalorili menülerin sunulması.
Son yıllarda bilinçlenen toplum çocuk yaştan doğru beslenmenin çocuk yaşından başladığı konusunda hemfikir. Bebek yaşlardan başlayan doğru beslenme insanın tüm yaşamı boyunca sağlığını etkilediğini tıp kanıtlamış bulunuyor. Beslenme alışkanlıkları yaşam boyu sürdürülmektedir. Şişmanlığın veya dengesiz beslenmenin temelleri çocuklukta atılmaktadır.
Bu sebeple kişinin sağlıklı, dengeli beslenmesi, gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi, ideal kilosunda gelişimini tamamlaması, fiziksel ve zihinsel aktivitelerini çok iyi bir şekilde yapılabilecek kapasitede beslenmesi sağlanmış bir çocuk yetiştirebilmemiz için birinci görev ailelere, ikinci görev ise okullara düşmektedir.
Ergenlik döneminde veya daha küçük yaşlarda çocukların zihinsel, fiziksel, psikolojik sağlıkları yeterli dengeli ve sağlıklı beslenme ile direkt ilgilidir. Sağlıklı beslenme daha küçük yaşlarda boy uzaması ve gelişim için ne kadar önemli ise, ileri yaşlarda yani ergenlikte ise şişmanlığın oluşmaması çocuğun psikolojisi içinde bir o kadar önem taşımakta.
Sağlıklı ideal kilosunda yeterli beslenen bir ergenin başarısı diğerlerinden daha fazla oluşmaktadır. Çünkü yeterli ve sağlıklı bilinçli beslenmeye bağlı ergende ideal boy, iyi bir sağlık, iyi bir görüntü, ideal herkesçe onaylanan bir kilo ve bütün bunlara bağlı olarak iyi bir psikoloji. Unutmamamız gereken çocukların ya da ergen olacak gençlerimizin bedenen ve ruhsal gelişimlerinin temelini bizler atıyoruz. Dinamik, sağlıklı, iyi bir pisikoloji ve öz güvene sahip bir genç nesil yetiştirmenin altın kuralı yeterli ve dengeli beslenmedir. Bu konuda biz ailelere ve okullara büyük görev düşüyor.
Özet olarak sağlıklı beslenme, sağlıklı çocukluk ise sağlıklı ve verimli yetişkinlik anlamına gelir. Biz gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları (öğün atlama, şeker, tuz ve yağ içeriği yüksek besinleri tüketmek) kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şişmanlığın temellerini artırıyor. Erken yaşlarda edinilen hatalı beslenme alışkanlıklarının ileriki yaşlarda değiştirilmesi de çok zor oluyor.
Erken yaşlarda edinilen beslenme alışkanlıkları ilerideki yaşlarda değiştirilmesinin zor olduğunun altını çizmek istiyorum. Biz gençlerin hatalı beslenme alışkanlıkları (öğün atlama, şeker, tuz veya içeriği yüksek besinleri tüketmek) kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, ileri yaşlarda oluşan şişmanlığın temellerini atıyor.
Kolestrolun çocuk yaştan itibaren yediğimiz yanlış besinlerle oluştuğunu biliyor muydunuz? Çocukluktan itibaren yağlı yiyeceklere dikkat etmeliyiz. Zeytinyağı, fındıkyağı, soya yağı gibi vücudumuza yararlı yağlar bile olsa, yemeklerdeki yağ oranına dikkat etmek gerekir. Bu yağlar iyi huylu kolestrolü yükselten, kötü huylu kolestrolu düşüren yağlardır. Bu yararlı yağların bile miktarını ayarlamalıyız. Aşırı tüketmemeniz önemli. Çünkü aşırı yenildiğinde şişmanlığa neden olarak sağlığımızı tehdit edebilirler. Vücuda en çok zararı dokunanlar hayvansal yağlardır. Kuyruk yağı, margarin gibi hayvansal yağları yemeklerin yapımında kullanmamakta fayda var.
Öğünlerin atlanması ve besin alımında değişiklik: Günlük alınan vitamin, mineral, protein ve enerjinin vücutta elverişli bir şekilde kullanılabilmesi için besinlerin öğünlerde dengeli bir şekilde dağıtılması gereklidir. Bu da yemeklerin 4 ila 6 öğüne paylaşılmasıyla mümkün.
Günümüzde okulların tam gün olması bu beslenme şeklini engellemekte. Bu konuda okullara büyük görev düşüyor. Okulda olunan saatler içerisinde mönülerin iyi planlanıp ders saatleri aralarının bu öğünlere uygun şekilde planlanması ve mönülerin uzman eşliğinde oluşturulması şart.
Okul idaresi kantini denetlemeli: Okul idaresinin beslenme konusunda bilinçlendi. Menüler planlanırken öğrencilerin görüşlerine yer verilmeli. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olacak şekilde denetlenmesi önemli. Kantin yetkilileri okul idaresi tarafından kullanılan yağlar konusunda uyarılmalı. Örneğin kantinde satılan sandviçlerin besin kalitesi, içeriğinin arttırılması gerekli. Kepek ekmeği seçeneği gibi, daha az ekmek ama peynir ve sosis gibi diğer proteinli yiyeceklerin daha çok içermesine özen gösterilmesini temin etmeli.
Bir taraftan şişmanlama ile karşı karşıya kalırken diğer taraftan şişmanlama korkusuna düşüpte aç kalarak çok düşük kalorili diyetlere yönelmek de sağlığımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yaşlarda yapılan aşırı düşük kalorili diyetler demir yetersizliğine, zihinsel performansın azalmasına, kemik yoğunluğunun tam oluşmamasına ve anoreksiya, nevroza'ya kadar uzanan bazı yemek bozukluklarına kadar gitmekte.
Beslenmenizle ilgili dikkat etmeniz gerekenler:
1. Kahvaltı mutlaka yapın; Eğer güne kahvaltı yapmadan başlarsanız baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği, yorgunluk, enerji düşüklüğü ile karşı karşıya kalırız ve kiloda alırız.
Sabah kahvaltısı için alternatiflerimiz:
• Peynir + ekmek+ bal + taze sıkılmış meyve suyu
• Bir tost + taze sıkılmış meyve suyu
• Haftada 2 gün peynirli omlet + ekmek + taze sıkılmış meyve suyu
• Haftada 3 defa 1 bardak süt içine meyveli corn flakes ve meyveli kahvaltı
2. Günde en az 4 öğün yemek yiyin. Ara öğünde bol protein içeren sandviç ile birlikte taze sıkılmış meyve suyu veya meyve yiyebilirsiniz.
3. Günde her öğün 2 bardak su içmeye özen gösterin
4. Günde en az 1 öğün sebze yiyin
6. Günde en az 2 öğün mutlaka protein içeriği yüksek menüler yemeliyiz. Et, tavuk, balık, sosis.
7. Yemekleriniz için yeterli zaman ayırın, yavaş yeme alışkanlığını şimdiden kazanın.
8. Özellikle genç kızlar kulaktan duyma gelişi güzel diyet yapmamalı. Daha sonra şişman olmanıza da sebep olan bu durumdan uzak durun.
9. Düzenli spor yapma alışkanlığı kazanın. Bu alışkanlığı kazanırsanız yaşantınız boyunca sizin iyi bir dostunuz olarak yanınızda olucaktır.
10. Kahve içmemeye özen gösterin ya da günde 2 fincandan fazla içmeyin.
11. Öğün aralarında şekerli yiyecekler tüketmekten uzak durun.
En çok yaptığımız hatalar:
1. Öğünlerin atlanması ve besin alımında dengesizlik günlük alınan vitamin, mineral, protein ve enerjinin vücutta elverişli bir şekilde kullanılabilmesi için besinlerin öğünlerde dengeli bir şekilde dağıtılması gereklidir. Bu da yemeklerin 4 ila 6 öğüne paylaştırılması ile mümkün. Günümüzde okulların tam gün olması bu beslenme şeklini engellemekte.Bu konuda okullara büyük görevler düşüyor.Okulda olunan saatler içerisinde menülerin iyi planlanıp ders saatleri aralarının bu öğünlere uygun şekilde planlanması ve menülerin beslenme uzmanı eşliğinde düzenlenmesi şart.
2. Okul yemeklerinin sevilmemesi; Okul idaresinin beslenme işlerine önem vermesi gerekli. Artık bu konuda okullarımız gün geçtikçe bilinçleniyor. Menüler planlanırken öğrencilerin görüşlerine yer verilmeli. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olacak şekilde ayarlanması, örneğin kantinde satılan sandviçlerin besin kalitesi içeriğinin artırılması ekmeğin daha az peynir ve diğer proteinli yiyeceklerin artırılmış bir şekilde hazırlanması önemli.
3. Bir taraf dan ergenler şişmanlama ile karşı karşıya kalırken diğer taraf da şişmanlama korkusuna düşüp aç kalarak, çok düşük kalorili diyetlere yönelmekte sağlığımızı olumsuz yönde etkilemekte. Bu dönemde yapılan aşırı sınırlı diyetler demir eksikliğine, zihinsel performansın azalmasına, kemik yoğunluğunun tam oluşmamasına ve anoreksya, nevroza'ya kadar uzanan bazı yeme bozukluklarına kadar gitmekte.
OKUL YEMEKLERİNİN İÇERİĞİ NASIL OLMALI
Okul yemeği günün ana öğünüdür. Bu nedenle yenen yemeğin iyi planlanması gereklidir. Yeterli ve dengeli bir öğle öğününde;
Birinci yemek; protein yönünden zengin et, balık, tavuk, yumurtalı bir yemek veya kuru baklagil yemeklerinde seçilmeli.
İkinci yemek; Temel enerji kaynağı karbonhidratlı yiyeceklerden seçilmeli ve seçilen karbonhidrat miktarının iyi ayarlanması gerekli. Porsiyon çok büyük olmamalı, fazlası yarar yerine kilo yapacaktır. Bu yiyecekler bulgur, makarna, protein kalitesi artırılmış az yağlı börek, barbunya pilaki olabilir.
Üçüncü yemek; Zengin kalsiyum kaynağı olan yoğurt, ayran, meyve ve salata olmalıdır. Her gün olmamakla birlikte haftada 2-3 defa sütlü tatlılar menüye eklenmelidir.
Benim özellikle gözlemlediğim ve sıklıkla olan menü hataları; Aşırı karbonhidrat içerikli protein oranı çok düşük menülerin sunulması örneğin;
Çorba (pirinçli ) + pilav + patates püresi + salata gibi ya da sebze kızartma + pilav + çorba gibi hiç proteinli yiyecek içermeyen aşırı karbonhidratlı çok kalorili menülerin sunulması.